2
1463
görüntüleme
Çocuklarda Kişiliğin Temeli
Çocuklarda kişiliğin temeli ve ailenin buna etkisi.
Her çocuk özeldir ve birbirinden farklı kişisel özelliklere, beceri ve yeteneklere sahiptir. Sahip olduğu bu kişisel özellikleri ileri ki yaşlarında meydana gelecek olan kişiligini oluşturur. Kişilik doğuştan gelen mizacın zamanla evrilerek kendini tamamlamasıdır. Aile içindeki duygu yoğunluğu, iletişim ve öğretiler çocuğun kişiliğinin temelini oluşturmaya yardım eder.
Sevgi, saygı, hoşgörü ve demokratik bir ailede dünyaya gelen bir çocuk düşünelim. Bu çocuğu düşündüğümüzde kişilik yapısının temel taşlarını sağlıklı oluşturduğunu görebiliriz. Sevgi, saygı , hoşgörü ve demokrasi kişiliğine farkında olmadan kodlanmış ve ruhunu besleyecek olan duygular olumlu bir durum yaratmış olacaktır. Yaşıtlarıyla karşılaştığı sorunlarda veya hayatının belirli noktalarında alacağı kararlarda vazgeçmeyecegi temel noktalar aile içinde kişiliğinin oluşmasına yardımcı olan bu kodlar olacaktır. Hayvanlara, doğaya, çevresine duyarlı ve uyumlu bir kişilik özelliği gösterecektir. İlerleyen yaşlarına adım atarken ve gelişirken bu temel çerçevenin dışına çıkmayacaktır. Çünkü kişiliği gelişirken öğrendikleri karakterinde temel taşları oluşturmuştur zamanla sadece bu temel taşların üzerine bu doğrultuda öğretiler ekleyecektir.
Şimdi ise ilk aile örneğimizin dışında bir aileyi ele alalım. Tamamen ilgisiz, çocuklarının hislerine ve varlığına duyarsız, aile içinde sevgi, saygı, hoşgörü ve demokrasi ortamının olmadığı sağlıksız bir aile de yetişen çocuğu düşünelim. Farklı öyküye sahip olan bu çocuğumuzun ise kişilik yapısını yetiştiği ailede ki bu ilk öğretileri oluşturur. İlerleyen yaşlarında gelişen kişiliği sadece bu çerçeveyle sınırlı kalır ve olumsuz kodlar içerir. Çevresine, hayvanlara, doğaya karşı duyarsız, yaşıtlarıyla ve çevresinde yaşadığı sorunlarda baskın, öfkeli ve hakkaniyetli olmayan kararlar veren ve toplum içinde istenmeyen bir kişilik özelliği gösterir. Çocuklarımız kendilerini keşfettikleri sosyal olmaya başladıkları yaşlarda 2 ila 6 yaş dönemlerinde yaşıtlarıyla sürekli iç içe olan ve paylaşımlarda bulunan bir çocukluk dönemi geçirirler. Gerek park ve bahçelerde gerekse kreş ve anaokulunda sürekli diğer çocuklarla iletişim ve etkileşim halindedirler. Ve ilk temel taşlarını aile içinde oluşturdukları kişilik yapılarının özelliklerini bu ortamlarda rahatlıkla gösterirler. Doğru kodlarla kodlanmış kişilik özellikleri olan çocuklar kreş, anaokulu, park ve bahçe gibi yerlerde bir arada olduğu yaşıt ve arkadaşlarıyla sağlıklı doğru ilişkiler kurabilirken, kişilik yapısını oluşturan temel taşlarının çocuğun davranışlarına duygu ve düşünce durumuna zarar veren yanlış kodlar ise çocuklarımızın sosyal çevresinde yaşıt ve arkadaşlarıyla kreş, anaokulu, park ve bahçelerde bir araya girdiğinde toplum düzenini bozan, huzursuzluk yaratan bireyler olurlar. Çocuklarda kişilik yapısının oluşmaya başladığı bu yaşlarda edindikleri özellikler sadece çocukluk dönemlerinde etkili değildir. Ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde de bu özelliklerin yansımasını yaşamlarının ve sosyal hayatlarının belirli noktalarında hisseder ve hissettirirler. Çocuklarımızın sağlıklı bireyler olması demek sadece fiziksel açıdan tamamlanması demek değildir. Onların duygu durumlarını anlayabilmek, ailesi ve çevresi olarak örnek bireyler olduğumuzu ve ilk öğretmenlerin bizler olduğumuzu bilmek gerekmektedir. Sadece bir çocuğu dünyaya getirmek belirli ihtiyaçlarını karşılamak ve büyütmek ile onu yarınlara hazırlamış topluma kazandırmış olmayız. Doğru duygu ve düşünce yapısıyla yaklaşıp sevginin, saygının ve hoşgörünün hakim olduğu adil bir aile ortamında büyütmemiz gerekir. Bilmeliyiz ki çocuklarımızın ilk öğrendikleri ilk hissettikleri onların gelişiminin temelini oluşturur. Toplum içinde kabul görmeleri çocukluk dönemlerinde başlar. Kreş ve anaokulları gibi çocuklara yaşıtlarıyla bir arada olma imkanı sağlayan kurumlar cocuklarda ki bu kişilik bozukluklarının en net farkedilebilecegi ortamlardır. Çocukların birbirleriyle olan iletişimleri, sorunları çözme becerileri ve anlaşmazlıklara karşı tepkileri bu gibi bozukluklar hakkında öğretmenlerine bilgi verir. Çocuklar bazen sadece içe dönük, oyunlara ve faaliyetlere katılım göstermeyen ve sessiz bir tavır sergilerken, bazen ise öfkeli, huzursuz, baskın karakterli, kendisine ve çevresine zarar veren toplum düzenini bozan tavırlarda gösterebilirler. Her iki durumda da gözlemleyici olan öğretmenler aileyle iletişime geçmeli ve gerekirse bir uzmandan yardım almaları sağlanmalıdır.
Çocuklarımızın bakımı için aile olarak üzerimize düşen, sadece onların fiziksel bütünlüğünü sağlamak ihtiyaçlarını gidermek demek degildir, ruhunuda beslemek doğru iletişim ve duygu kodlarıyla sağlıklı bir kişilik yapısına sahip olmalarını sağlamaktır.
Anne baba olarak çocuk sahibi olmadan önce belki de her yönden kendimizi geliştirmek ve yetistirmemiz gerekir. Hayata getireceğimiz çocuklarımız için fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı bir yuvada yetistirecegimizden emin olmamız gerekir.
Yazar: Esra Bektaş Özgür - Ozelkresim.com / Eğitim Danışmanları Ekip Lideri.
..